Birinci Korona dalgasının hemen ardından, Amerika’da yaklaşan Başkanlık seçimlerinde kendilerini Donald Trump karşısında çaresiz hisseden, nam salmış birtakım kişiler ne yapacaklarını bilmeden ortada dolaşmaktadırlar.

(Sizler, son günlerde gündemde olan, içi boş kitaba atıfta bulunduğumu düşünebilirsiniz. İyi edersiniz.)

Amerika’da bugünlerde, 20. Yüzyıl boyunca Sovyet Rusya ile Çin’e karşı süregelen düşmanlığa kimlerin ekleneceği konusunda bir tartışma vardır. Türkiye’nin bu listeye katılması konusunda çok sayıda Cumhuriyetçi ve Demokrat partili senatör hem fikirdir.

Normalde, Amerika’da bir senatörün önde gelen görevlerinden biri uluslararasında dengeyi sağlayıcı politikalara destek vermektir. Milletvekillerinin görevi ise seçmeni temsil etmektir. Ancak bugünkü Amerika artık o eski Amerika olmadığı için, senatörlerin neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmeleri mümkün olmamaktadır.

Dolayısıyla geriye güvenilecek bir tek Donald Trump kalmaktadır. 2016 yılından bu yana olduğu gibi bundan sonra da Amerika büyük devlet olmaya, ta ki 45. ABD Başkanı Kasım ayında bir kez daha seçilirse, devam edecektir.

Kongre’deki senatörlere ve milletvekillerine gelince, bu günlerde, onları sadece uyarmaktan başka yapacak bir şey yoktur. Bu yönde onlara hatırlatılması gereken tek şeyin en azından Türkiye’nin güvenlik çıkarına dokunacak bir şeyden sakınmaları ve arzu edilmeyecek sonuçlara yol açacak şeylerden uzak durmalarıdır.

Bunun iki nedeni vardır. Birincisi: Artık 21. Yüzyılda yaşamaktayız. İkincisi: Amerika artık Evrenselcilik-sonrası süreçtedir. Biraz daha açmak gerekirse, kafasızlık etmeme zamanıdır çünkü 20. Yüzyılda dünyada Amerika’nın hegemonyası vardı. Artık bu durumdan eser yoktur. O zamanlar bütün ülkeler öyle ya da böyle Amerika’nın güdümünde idiler. Artık değiller. Türkiye ise, hiç değildir.

Kore savaşında olduğu gibi, artık Amerikan askerlerini yok olmaktan kurtaracak bir Türkiye yoktur çünkü o günlerde Türkler teşekkür beklerken bazı Amerikalılar 60’lı ve 70’li yıllarda kalleşlik, tehdit ya da arkadan vurma gibi yöntemlerle karşılık vermişlerdir.

Üç şamar oğlanının 1992 ile 2016 yılları arasında Müslümanlara ne yaptıklarını gündeme getirmeye bile değmez. Amerika’da kimse bugün 42., 43., ve 44. başkanlardan hangisinin Amerika’ya daha fazla kötülük ettiğinin farkında bile değildir.

Bugün gerçek odur ki, Amerika’nın Türkiye’ye ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye Amerika’nın yanında olmaksızın, kıyamet kopsa, Amerika Çin ile bir denge politikası oluşturamaz. Denge politikasız bir dünyada Çin her gün Amerika’nın ekonomik üstünlüğünden bir parça koparmaya devam eder.

Amerika’da, içi geçmiş bazı bürokratlar ya da politikacılar ne yazık ki hala Amerika’nın eski Amerika olduğu kanısındadırlar. Onun için Amerika’da yeni kana, açık görüşe sahip ve gerçekleri dinlemesini ve öğrenmesini bilenlere ihtiyaç vardır, çünkü 2016 seçimlerinden buyana olduğu gibi her şeyi 45. Başkandan beklemek gerçekçi olmaz.