Baskanlik Delegesi Neye Yarar?
Amerika’da iki siyasi parti vardır. Bunlardan biri Demokratlar, diğeri Cumhuriyetçiler olarak bilinirler. Türkiye’nin aksine, Amerika’da Demokratlar Solcudur. Cumhuriyetçiler Sağcıdır. Amerika’da devlet başkanı her dört yılda bir seçilir. İki parti olduğu için, Başkan ya Demokrattır ya Cumhuriyetçidir. Bağımsız olma olasılığı yoktur çünkü Başkan olabilmek için adayın siyasi partiye ve dolasıyla onun delegelerinin onayına ihtiyacı vardır. Anayasa böyledir. Başkanlık seçimlerinde Demokratların 4765 delegesi olur. Cumhuriyetçilerde bu rakam 2472’dir. Eyaletlerde tek tek yapılan kongrelerde 2383 delegeyi toplayan aday Demokratların başkanlık adayı olurken, bu rakam Cumhuriyetçilerde 1237’dir. Peki, Trump delegesi olmak ne demektir?
Baskanlik Delegesi Neye Yarar
Trump delegesi olmak ne demektir sorusundan once ABD’de Baskanlik delegesinin neye yaradigina bakmak gerekir. Kisaca iki ise yarar. Bir, ABD halkinin oy vererek sectigi devlet baskaninin onanmasini yaparlar. Ornegin, secilen baskan Demokrat ise, 2472 delege onu resmen onayarak baskan yapmis demektir. Donald Trump gibi Cumhuriyetci partiden ise onun onaylayan delegelerin sayisi 1237’dir. Iki, delege olmak delegelerin isine yarar. Bazilari bunu ovunmek icin kullanirlar. Tabii ki bir de her dort yilda bir yapilan partilerinin Kongrelerinde boburlenmek icin. Bunun haricinde delegeligin ne ise yaradigini bilenlerde parti icerisi oylamalari kacirmazlar ya da oylarinin bosa gitmemesi icin birine devrederler. Aksi takdirde disaridan bakista pek bir ise yaramaz gibi gorunmeyen soz konusu delegelikler gelenekler acisindan Amerikan halki uzerinde onemli bir rol oynamaktadadir. Bir bakim statu icermektedirler. Ne de olsa uc yuz milyondan 1237 ya da 2472 olmak her dort yilda bir tarihi olaydir. Birilerinin pay cikartmasi kadar guzel bir sey olmaz.
Delege Olmak Kolay Degildir
Delege denilen Amerikan vatandaşları ise söz konusu 2383 ya da 1237’den biri olabilmek için bir sürü cendereden geçerler. Partisine göre bu cendere değişiklik göstermektedir. Demokrat partide delegelerin yüzde 15’i parti başkanlarının takdirine kalmıştır. Bir de 714 süper delegeleri vardır. Böylece toplam rakama ulaşırlar. Cumhuriyetçi partide ise adayın kazandığı eyaletlerde adaya kayıtlı delegeler bu rakamı oluştururlar.
Kısacası, delegeler önce parti tercihi yaparlar. Ardından başkanlık adaylarından birini desteklediklerini resmen belgelerler. Ondan sonra uğraşırlar ve ümit ederler ki adayları önce eyaletlerindeki ön seçimi, ardından genel seçimi kazansın ki tarihe geçen 2383 ya da 1237 delegeden biri olsunlar.
Trump Delegesi Olmak Demek
2016 Başkanlık Seçimlerinde, ABD’de, Demokrat partiden üç aday seçime katılmıştı. Cumhuriyetçi partiden ise on yedi. Sonunda Cumhuriyetçi partiden en olmadık isim- Donald J. Trump ABD’nin 45. Başkanı seçildi.
Ben, Erbil Günaştı ve ortağım Daphne Barak, Trump’ın 2016 seçimlerinde ABD Başkanlığını resmen onaylayan 1237 delegeden ikisiyiz. Ben ve Daphne 2020 yılında yapılacak başkanlık seçimlerinde de Trump’ın 1237 delegesi olarak yine o listedeyiz.
Yukarıda da anlaşılacağı gibi bu işler o kadar basit değil. 2016’da kimse, bırakın Trump delegesi olmak, hemen herkes ondan uzak duruyordu. Trump delegesi olarak adını listeye bile yazdırmak ölüm fermanı gibi bir şeydi. Amerika’da Trump’dan yana olmak demek dostunu ve işini kaybetmek olduğunu zamanla herkes öğrenecekti. Üstelik bizim gibi ekmeğini çoğunlukta Hollywood’dan kazanan, medyadaki iki kişi olarak bu iş intihar etmek demekti.
Kim Deli Kim Akilli
Ancak, kazın ayağı, 7 Kasım 2016’da belli olduğunda gülen taraf bizdik. Trump Indiana eyaletini kazandığında, parti adaylığını kesinleştirmiş oldu. Son rakibi Texas Senatörü Ted Cruz de artık yolun sonuna gelmiş ve pes ediyordu.
O andan itibaren, ben ve Daphne de Trump’ı başkan seçtirmek için, Demokrat aday “eski dostumuz” Hillary Clinton’a karşı bir bakıma “milli” bir göreve soyunmuş olduk. 8 Kasım sabahı Israil’de Amerika’dan gelen art arda telefonlarla Dan Tel Aviv otelinde uyandığımızda 1237 delegeden biri olduğumuz için tebrik ediliyorduk.
Biz 2016 başkanlık seçimlerinde doğru olana 16 Haziran 2015’te herkesten önce karar vermiştik. O gün, Donald J. Trump ile Melania Trump, 5. Cadde ile 57. Sokak köşesindeki Trump Tower’in içindeki yürüyen merdivenlerden lobiye inerek adaylığı açıklamışlardı. O andan itibaren Trump’ın başkanlık adaylığını desteklediğimizde çevremizde bizi tanıyan herkes bize “deli” demişti. 8 Kasım’da kimin deli kimin akıllı olduğu meydana çıktığında geriye bakmaya zaten gerek yoktu artık. İş işten geçmişti herkes için.
Trump Delegesi Olmak Demek
Deli Olmanin Yanisira Zengin ve Guclu Demektir
Gelelim 2020 Başkanlık Seçimlerine. 2020’de Cumhuriyetçi Parti’den delege olmak için “deli” olmanın artık yeterli olmadığını peşinen söyleyelim. 1237 kişilik listeye kimlerin ne mücadeleler vererek girdiklerini oturun siz tahmin edin edebilirseniz! Her birinin verdiği uğraşıyı anlatmak bir kitap olur. Zira her biri kamuya mal olmuş uzun bir maziye sahip isimler ve şahsiyetlerdir.
Gerçi, Trump yönetiminde üst düzeyde görev almak, 2024 başkanlık seçimlerine oynamak, ya da yeni oluşacak ekonomik düzende güçlü bir konumda olmak için kimsenin 2020’deki delege listesine girmesine gerek yoktur. Ancak yine de o listenin ne olduğu ya da neye yarayabileceğini ancak o listenin içinde olan bilebilir ve anlayabilir.
Dışarıdan, bazıları bu delegeliğe bir gurur meselesi olarak bakarken, bazıları ise onu bir güç göstergesi olarak tasvir ederler. 1237 kişilik listedekiler ise, onu gururun ve gücün de ötesinde bir anahtar gibi, bazen açık açık, çoğunlukta sessiz sessiz, saman altından su yürütme gibisinden, şahsi çıkarları için kullanırlar.
Trump Delegesi
Fazladan Beceriklik Gerektirir
Listedeki çoğu delege, Trump yönetimde görev yaparak ön plana çıkar. Kısacası anlayana ve becerene göre, 1237’ye girebilmek çok önemli bir hedef haline gelebilmektedir. Bu listeye girebilen kişiler, bu açıdan, Amerika’yı yönetmeye soyunmuş ve Amerika’da en yüksek mertebeye ulamış kişiler olarak kabul görürler.
Bütün bunlara rağmen, bu listeye girmek hiçbir şey ihtiva etmemektedir demek yanlış olmaz çünkü, bu listeye girebilmiş olanların yarısına yakının beklentileri ya da planları muhtemelen Allah’a kalmıştır: Amerika’da yasamak her kademede zordur, hele hele bu listenin temsil ettiği ABD’nin en üst siyasi kademesinde hayat çok acımasızdır.
Diger Deli, Zengin, ve Guclu Ornekleri
Ben ve Daphne haricinde, söz konusu listede ne gibi isimler vardır?
Örnek gösterecek olursak, benim temsil ettiğim Kaliforniya’nın 36. bölgesindeki diğer iki delegeden biri, bölgenin en zengin kişisi iken diğeri de eyalet vali adaylığına oynamış bir aileden gelmektedir.
Benim özelliğim ise, Palm Springs gibi, eşcinsellerin çoğunlukta olup, Demokratların hüküm sürdüğü önemli bir şehirde Cumhuriyetçi Partili Belediye Başkan Adayı olarak “deli” gibi ortaya çıkmamdan ve Donald Trump ve Daphne Barak gibi iyi tanınan iki Amerikalıya yakın olmamdan kaynaklanmaktadır.
Diğer 1235 delegeden örnekler arasında ise özetle, Amerika’nın en zengin şahsiyetleri, parti başkanları, eski Senatörler, Temsilciler Meclisi Üyeleri, valiler, en büyük ödül almış askerler gibi konumlarında en üst dereceye ulaşmış şahsiyetler vardır. Kısacası kimin kim olduğu bir listedir. Ama dediğim gibi bu listenin ne olduğu ve neye yaradığı “anlayana” göre değişmektedir.
ABD Vatandasi ve Baskan Adayini Taniyor Olmak Diger Iki Sarttir
Aksi takdirde, 1237 listesine girebilmek için gerekli şartlardan olmazsa olmazları fazla değildir!
- ABD Başkan adayının onayını doğrudan almış olmak
- Amerikan vatandaşı olmak
- Eyalet partisinden Delege olarak atanmış olmak
Türkiye doğumlu biri için, bırakın bu şartları bir kişide görmeyi, şartlardan hangisinin en zor olduğunu siz söyleyin! Söyleyin ki, Amerika’da neyin ne olduğunu bir nebze daha iyi anlamış olursunuz. Belki bu şekilde, Amerika’dan, daha doğrusu Donald Trump’dan kaynaklanan haberleri anlamanın zorluğu ve karışıklığı da böylece gözler önüne serilmiş olur.