Trump vs. Hollywood adındaki belgeselimiz ile ilgili olarak konuşmaya başladığımız üç haftada, ben, Erbil Günaştı ve Daphne Barak, birlikte, 9’u radyoda, toplam bir düzine mülakat verdik. Gerçi, kitaplarımız “To Plea or Not To Plea” ile “GameChanger Trump Card: Turkey & Erdoğan” yayınlandığında toplamda ikimiz 100’den fazla mülakatı iki ay gibi kısa bir zamanda yapmıştık, ancak bu günlerde bir düzine mülakat hiç de yabana atılır cinsten değildir. Hele bir de nerelerde yayınlandıklarına bir bakıldığında!

Hadi radyo programları bizi kayırıyor diyelim çünkü çoğunlukta hepsi muhafazakâr sayılır. Daphne ile ben de Trump delegesi olarak bilindiğimiz için bu radyo programları ne söylersek yayınlıyorlar diyelim. Öyle ki kitabım ile verdiğim bütün mülakatlarda hep Türkiye devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan rahatlıkla ve olumlu olarak bahsediyordum ve hiç de aksi reaksiyon görmüyordum. Aslında Amerika’da, Türkiye ve onu yönetenlere karşı çıkan çok sayıda muhafazakâr ve Cumhuriyetçi partili olmasına rağmen, bir şekilde bana karışan olmuyordu, hala da yok.

LA Times Hakkımızda Yazdı

Üstelik Olumlu

Amerika’da Demokrat parti yanlısı olan, önde gelen üç basın yayın organının, koyu Trump yanlısı olarak bilinen iki Amerikalının yaptığı bir belgesel hakkında, üstelik olumlu, yazı yazmasına ne demeli?

Bunlardan birincisi Yahoo’dur. Bir yazıları ile, You Tube’daki Trump vs. Hollywood ile ilgili tanıtım filmimize bir günde 60 bin civarında ziyaretçi gönderdiler. Ardından filmi seyredip yazı düşenlerin sayısı bir anda 500’den fazla oldu. Bunların ikiye birinin de olumlu şeyler yazdıklarını belirtmekte yarar var. Olumsuz olanlarına ise, belgeselin yapımcısı sıfatıyla “hıyar mısın, bilmeden ve anlamadan konuşma” gibisinden cevaplar da yazdım. Şimdilik kimse karşı çıkıp bana doğrudan hakaret de de bulunmuyor.

Yahoo’dan ne büyük olabilir? Hollywood Reporter olabilir. Oldu da. O da yaptı bir mülakat bizimle. Ve yayınladı da. Hem de olumlu bir yazı olarak. Gel de anla!

Bunda ne var denile bilinir. Unutmamak gerekir, Hollywood ile Trump, Amerika’da birbirine zıt kelimelerdir. İkisinin bir arada olması yasaktır. Daha da kötüsü tehlikelidir. Alev falan alır, dikkat edilmezse. Ancak Daphne ile bana gelince şimdilik bir şey olmuyor. Belki kimse bizi kaale almıyor diye düşünülüne bilinir de. Ancak hiç de öyle değil.

Yahoo’nun olsun, Hollywood Reporter’un olsun, bunların bizim belgesel ile ilgili hiçbir şey yazmamaları gerekiyordu.

Zira yazmaları fena sonuçlar doğurur ve doğurmaya da başladı. Sonra, öteki, diğer önde gelen solcu, liberal, Demokrat ve Trump karşıtı olan, yayın organları da yazmak zorunda kaldıklarını hissetmeye başlarlar. Ve de başladılar. LA Times bu konvoya katılan 3. önde gelen yayın organ oldu.

LA Times Hakkımızda Yazdı

Ancak Hakkını Vermek Gerekir

LA Times Hakkımızda Yazdı. Hem ıkına sıkına hem de büyük bir yazı olarak yayınladı. Öyle küçücük köşede bucakta falan da değil. Yahoo’nun yaptığının bir benzeri oldu. Yahoo’nun yazısı bir numaralı haber olarak saatlerce gündemde kalmıştı.

Hollywood Reporter ile bir arada, bu üç yayın organının art arda bize karşı böyle iyi davranmaları, Hollywood’un kıdemlileri arasında hiç de gözden kaçmıyor. Gün geçmiyor ki bize mesaj geçiyorlar ve söz konusu gelişmelerin olağanüstü olduğunu vurgulayıp takdirlerini açıkça iletiyorlar. Bunu takdir edenler arasında Başkan Trump’ın da olduğunu ima etmekte yarar var. Ne de olsa, Isaiah Washington’un belgeselde de dediği gibi, “Trump Hollywood’un zayıf noktalarını çok iyi biliyor” ve bunu kendi lehine çok iyi kullanıyor.

LA Time Mesajı Başka Yerden Aldı

Gelelim tekrar LA Times’ın bizimle ilgili yazmakta çektiği sıkıntıya ve çaresizliğe. Bunun böyle olacağı, bir bakıma, zaten başından belliydi diyebiliriz. Ne de olsa CBS News beni, GAMECHANGER ’den dolayı 1 dakikası en popüler haber programında olmak üzere 10 dakikadan fazla yayında tutmuştu bundan birkaç ay önce. CBS News haber programının, Trump taraftarı ile, olumlu bir haber yapmayacağını ABD’deki üst takım çok iyi bilir. Eğer CBS News yapıyorsa, bir bildiği vardır. Bu bir mesajdır.

Öte yandan, bir de benim ve Daphne’nin, Başkan Erdoğan ve Başkan Trump ile birlikte, New York’taki meşhur “Times Square”de bir panoda, birlikte, bir ay nasıl yer aldığımıza da dikkat etmek gerekir. Belki bu da bir mesajdır. Kısaca irdelemek gerekirse, Amerika’da hiçbir şey damdan düşer gibi bir günde değişmiyor.

Ancak bir de değişmeye yüz tutarsa, zamanla daha büyük bir sorun ya da değişim haline gelebiliyor. Trump ve onu destekleyen bizler, dört senedir ortalıktayız. Üstelik bugün de görüldüğü gibi, Supreme Court’daki denklem ilk defa çoktandır bizim lehimize 6-3 oldu. Bunlar önemli değişimlerdir. Maç başladığında durum 4-4 idi ve 4-5 aleyhimize gitme durumu yüksekti. Bir anda her şey tersyüz olmadı. Yaklaşık 6 yılda bu hale, bizim lehimize döndü.

Belki de bu önde gelen solcu yayın organlarının bildikleri bir şeyler vardır. Belki de artık dikkatli hareket etmeleri gerektiğinin farkına vardılar. Ne de olsa, son dört senede Amerika’da çoğu kişiler çok şeyler öğrenmiş olabilirler. Az kaldı, 4 Kasım’da belki de bazı soruların cevaplarını çok daha da iyi göreceğiz. Belki o zaman LA Times’ın bugünkü derdini daha iyi anlayacağız.

Yine de şimdilik, buna da şükürler olsun demekte yarar var. Bir nebze bile olsa, bazılarının girdikleri ters yoldan geri döner gibi olduklarını görmek kadar iyi bir şey olabilir mi?  İnşallah da öyledir.