Amerika’da Artik Inanilmayan Haberler gündem oluşturamıyor. Dolayısıyla neye yaradıklarını ancak 2024 başkanlık seçiminde göreceğiz.
Buradaki “biz”den kasıt, benim gibi, Trump taraftarı Cumhuriyet Partili Amerikalılar. “Bizler” Amerika’da artık haberi televizyonlar ya da gazetelerden almıyoruz. Kimseye güven kalmadığı için Trump Twitt geçmediği, demeç vermediği ya da canlı yayında seslenişte bulunmadığı müddet zarfında herhangi bir haberin “bizler” açısından o kadar önemi olmuyor.
Bu yalnızca “bizler” için geçerli bir şey de değil uzun zamandır. Amerika’da çoğunluk artık çıkan haberlere inanmıyor. Örneğin, bir zencinin cinayete kurban gitmesi, ya da bir yerde isyan gibi protesto gösterileri, ya da Korona ile ilgili herhangi bir istatistik, ya da Trump yönetimi ile ilgili olağan bir gelişmeden hiçbiri kimsenin o kadar dikkatini çekmiyor. Ta ki, Trump konuya katılıncaya kadar. O andan itibaren de söz konusu haber ya da anons “bizler” için kutsal bir konuma bürünüyor. Muhaliflerimiz arasında aşırıya kaçanlar ise bu durumu derhal kendileri için aciliyeti olan bir meşgale haline getiriyorlar.
Bu durum, Amerika’da artık olağan bir yasam haline dönüşmüştür. 2015’in yaz aylarında başlayan 2016 ABD başkanlık secim kampanyalarından itibaren gün geçtikçe gelişerek bugünkü halini almıştır. Örneğin, bugünlerde Demokratların güdümünde olan medyanın iki başkan adayı hakkında yaptıkları kamuoyu yoklamalarının “bizler” açısından hiçbir anlamı yoktur. Ta ki, Trump bir fikir yürütmeye kalkışırsa. Kısacası, Trump’in muhalifinin çıkarına olabilecek bir habere bile dokunmadığı takdirde o haberin yasam sureci ve etkisi yok gibidir “bizler” ve Amerika’nın çoğunluğu açısından. Bir başka güzel ve sik sik yaşanan örnek, Trump aleyhinde basılan kitaplara Trump’in yaptığı göndermelerdir. Isin garip yani, Trump göndermede bulunmasa bu tur kitaplar o kadar satmayacaktır!
Amerika’da Artik Inanilmayan Haberler
Peki kitapların yansıra, başkanlık seçiminden başka hiçbir haber Amerika’da kimseyi 2020’de artık ilgilendirmiyor mu? Pek ilgilendiriyor sayılmaz. Bir bakalım. Cinayete kurban giden zenciyi ya da zencileri düşünen kaç Amerikalı vardır acaba bu günlerde? Ne yazık ki çok küçük bir azınlıktır onlar. Ya da Korona kurbanlarını içeren bir istatige Amerikalı ne kadar ilgi gösteriyordur acaba? Fazla değildir mutlaka ne sağdan ne soldan. Ekonominin berbat oluşu ile ilgili haber de ilgi çekmiyor mudur acaba? Zannetmiyorum, çünkü ülke ikiye bölünmüş bir vaziyette olduğundan Korona ortaya çıktığından bu yana ortaya çıkan korku ekonomik tartışmaları da gündemden düşürmüştür.
Amerika’daki genel kanaat, Trump tutup da büyük bir gaf islemezse, rahatlıkla yeniden başkan seçileceği yönündedir. “Bizler” acısından, Korona ortaya çıktığından bu yana, Trump bir gaf yapmadı. Örneğin, Trump Demokrat liderlerden Korona ile ilgili herhangi uyarıcı bir açıklama gelmeden en az iki hafta önce Cin ile Amerika arasındaki uçuşları durdurdu. Ardından, Demokratlar uyanıncaya kadar, Avrupa ile Amerika arasındaki uçuşlara da son verdi. Ardından, Korona ile ilgili aldığı kararların ve Twitt’lerin hepsi “bizler” acısından kabul gördü. Muhaliflerin bu yönde kafa karıştırmayı hedefleyen bütün haberlerine ve uğraşılarına rağmen, Amerika’da çoğunluk Trump’in doğru kararlar aldığını kabullendi.
Kısacası, çoğu Amerikalı artık fazla bir şey seyretmeden ya da okumadan, Trump’dan gelecek işarete bakarak, yasamaktadır. Bir bakıma ilkel bir şekilde ayni 1700’lerde, yazılı basının yaygın olmadığı günlerde olduğu gibi. Internet’in yaygın olduğu bu günlerde böyle olduğunu iddia etmek ne demek diyebilirsiniz ancak internet bile Trump’in gücü karsısında çaresizdir. Bir Twitt ya da demeç ya da “shout-out” ile gündemin orada da üstesinden kolayca gelmektedir.
Iste size güzel ve taze bir örnek. Son birkaç gündür işgal altındaki Seattle Washington nasıl gündemden bir anda düşmüştür? Ta ki yârin bir gün bir anda Trump sayesinde bakin nasıl gündeme tekrar oturacaktır. Ta ki Trump karar verinceye kadar. O zamana kadar kim ne yayınlarsa yayınlasın ne yazarsa yazsın kimsenin umurunda değildir.